× Duraklama Dönemi

Duraklama Dönemi Neden Oldu?

13 yıl 11 ay önce - 13 yıl 11 ay önce #53 Yazan: kemal
DURAKLAMA DÖNEMİ (1579-1699 ):
1579 Sokullu’nun ölümünden, 1699 Karlofça Antlaşması'nın imzalanmasına kadar geçen sürede devletin ilerlemesinin yavaşladığı ve güç kaybına uğradığı dönemdir.

Osmanlı Devleti'nin Genel Durumu
Kanunî döneminde Osmanlı Devleti, sınırlarını büyük ölçüde genişletmiş ve dünyanın en güçlü devletlerinden biri durumuna gelmişti. Osmanlı Devleti, bu durumunu II. Selim ve IV. Murat zamanlarında da devam ettirdi.

Bununla beraber, egemenlik altına alınan ülkelerin sürekli denetim altında bulundurulması zorunluluğu; batıda Avusturya, doğuda İran ile yapılan savaşlar ve iç sorunlar, Osmanlı Devleti'ni giderek zor durumda bırakmaya başladı. 16. yüzyılın sonunda ve 17. yüzyılda, giderek Osmanlı Devleti'nin ilerleme gücünün azaldığı, bazı fetihlere (Podolya ve Girit'in alınması) rağmen bir duraklamanın başladığı açık olarak görülür.

Sokullu Mehmet Paşanın 1579'da ölümünden sonra, ülke yöne timinde, askerî alanda ve ilim kuruluşlarında çöküş başladı, uzun süren savaşlar nedeniyle, ülkenin sosyal ve ekonomik dengesi bozuldu. Bu dönemde fetih hareketlerine devam edilmekle beraber, askerî zaferler, çöl uzun süren savaşlar sonunda kazanılabildi. Devleti güçlendirmek amacıyla bazı yenilikler yapılmaya çalışıldı. Ancak, yapılan yeniliklerin köklü değişiklikler olmaması, iç ve dış sorunların giderek artması nedeniyle istenilen sonuç alınamadı.

DURAKLAMANIN NEDENLERİ
16. yüzyılın ikinci yarısı ve 17. yüzyıllarda Osmanlı Devleti'nin durumuna kısaca bakıldığında devletin sorunlarının iç ve dış nedenlerden kaynaklanmakta olduğu görülür.

A- İÇ NEDENLER

1) Devlet idaresinin Merkezi yönetimin bozulması
2) Askeri teşkilatın bozulması
3) İlmiyenin(eğitimin) bozulması
4) Maliyenin(Ekonomi) bozulması
5) Toplum yapısının bozulması
6) Coğrafi keşifler sonucu Osmanlı ticaret gelirlerinin azalması,Avrupaki altının çoğalmasıyla Akçenin değer kaybetmesi
7) Toprak sisteminin bozulması
8) Eyalet yönetiminin bozulması
9) Toplum yapısının bozulması
10) Osmanlı toplumunun kozmopolit yapısı

B- DIŞ NEDENLER
1) Devletin doğal sınırlarına ulaşması(Doğuda İran, Kuzeyde Rusya,Batıda Avusturya)
2) Avrupa da merkezi krallıkların kurulması(Topun kullanılması,Feodalitenin çözülmesi)
3) Avrupa’da Rönesans ve Reform sonucu bilim ve tekniğin gelişmesi
4) Avrupa’nın coğrafi keşifle zenginleşmesi(Altın ve gümüş Avrupa’yı zenginleştirdi)


DURAKLAMANIN NEDENLERİ
16. yüzyılın ikinci yarısı ve 17. yüzyıllarda Osmanlı Devleti'nin durumuna kısaca bakıldığında devletin sorunlarının iç ve dış nedenlerden kaynaklanmakta olduğu görülür.

A- İÇ NEDENLER

1.Osmanlı İmparatorluğu’nun Çok Uluslu Bir Karaktere Sahip Olması İmparatorluğun Karakteri:

a) Osmanlı İmparatorluğu değişik ırk, dil, din ve kültürde olan milletlerden meydana gelmişti. Müslüman halk imparatorluğu yönetiyor ve yeni topraklar fethediyordu.
b) Fakat zamanla yeni fethedilen yerlerde düzenli bir sistem kurulamadı.
c) Merkezden uzak yerlerin yönetiminde problemler ortaya çıktı.
d) Sınırların genişlemesi de aynı hızla devam etmedi.
e) Devletin kuvvetli ve adaletli yönetimi devam ettiği sürece çeşitli milletler bir arada huzur içinde yaşıyordu. Fakat devlet düzeninin bozulması ve kanunların tam olarak uygulanmaması hoşnutsuzluklara neden oldu.

Padişahların Durumu:
Osmanlı İmparatorluğu’nda bütün güç padişahlarda toplanmıştı. Dolayısıyla onların durumu ülkeyi doğrudan etkiliyordu. Osmanlı padişahları genellikle ülkeyi kendileri yönetir ve sefere ordunun başında giderlerdi Duraklama Devrin'de bu durum ortadan kalktı.

a) Tahta geçen bazı padişahların küçük yaşta ve tecrübesiz olmaları
b) Bu devrin Osmanlı padişahları devlet yönetimini kendi ellerinde tutmuyorlar ve ordunun başında sefere gitmiyorlardı.
Kanunî'den sonra yerine geçen II. Selim ve onun oğlu III. Murat, devlet işleriyle yeterince ilgilenmedikleri gibi, savaşlara da gitmediler.
c) 17. yüzyılda, devletin başına geçen padişahların bir kısmı, çocuk yaşta tahta çıkmışlardı.
d) Padişahların iyi yetişmemiş olması
e) Padişahların tecrübesizliğinden yararlanan saray kadınlarının ve ağalarının devlet yönetiminde etkili olmaları
f) Şehzadelerin sancaklara gönderilmemesinden dolayı, devlet işlerinde yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmadan devletin başına geçmeleri

Sokullu Mehmet Paşa öldüğünde padişah III. Murat idi (1574-1595). Bu hükümdar zayıf iradeli birisiydi.

III. Murat devrinde devlet yönetimine saray kadınları karışmaya başladı.

Ahmet (1603-1617) çocuk yaşta, 14 yaşında, hükümdar oldu.

Bu zamana kadar şehzadeler sancağa çıkıp tecrübe kazanırken I.Ahmet bundan mahrum kalmıştı.
I.Mustafa (1617-1618) ve (1622-1623) yıllarında iki defa padişah olmasına karşılık hükümdarlık yapacak durumda değildi.

I.Osman (1618-1622) iyi niyetli olmasına karşılık devlet yönetimi konusunda tecrübesizdi. II. Osman'da 14 yaşında hükümdar olmuştu.

IV.Murat (1623-1640) XVII. yüzyılın en değerli padişahı olmasına karşılık yeterli devlet adamlarına sahip değildi.

I.İbrahim (1640-1648) uzun yıllar sarayda kafes hayatı yaşadığından hükümdarlık konusunda çok eksikti.

IV. Mehmet (1648-1687) yedi yaşında padişah oldu. Devlet işlerini tamamen Köprülülere bıraktı.

Veraset Usû»lünün Değişmesi : Osmanlı Devleti'nin veraset yönetimi Duraklama Devrinde değişikliğe uğradı. Osmanlı klasik devrinde farklı olarak, l. Ahmet zamanında (1603-1317) padişahlığın babadan oğula değil, Osmanlı hanedanı içinde "ekber ve erşad" yani en büyük ve en akıllısına geçmesi esası benimsenmiştir.

Bu sistemin kabulünden sonra şehzadelerin sancağa çıkma usû»lü kaldırılmış, onun yerine kafes usulü getirilmiştir.

Sancağa çıkma usulünün kaldırılmasıyla şehzadeler saraya hapsedilmiş, yönetim konusunda tecrübe kazanmadan padişah olmuşlardır.

Sancağa çıktıktan sonra hükümdar olan son padişah III.Mehmet’tir. Kafesten tahta çıkan ilk hükümdar da I.Ahmet’tir.

Osmanlı Veraset Sistemindeki Değişmeler:
1- Osman ve Orhan Beyler zamanında ülke hükümdar ailesinin ortak malı idi.
2- I.Murat'tan itibaren ülke sadece padişah ve oğullarının sayıldı.
3- Fatih Sultan Mehmet en güçü olanın tahta geçme anlayışını getirdi. Ülke padişahın malı sayıldı. (Kardeş katliyle amaç ülkenin birliğini sağlayarak bölünmesini önlemek ve en güçlü olanın başa geçmesi sağlamaktı.)
4- I. Ahmet (Duraklama Devri) döneminde yapılan değişiklikle Osmanlı Hanedanı içinde en yaşlı ve akıllı olanın (EKBER ve ERŞED) padişah olması esası benimsendi.

Devlet Adamlarının Yetersizliği :
a) Devlet adamlarının pek azı makamlarının gerektirdiği tecrübe ve bilgiye sahip olması
b) Önceki devirlerdeki gibi devlet adamlarında tecrübe ve bilgiye bakılmadan rüşvet ve iltimasla devlet makamları dağıtılması
c) Rüşvetle göreve gelenler, verdiklerini geri almak için halka ağır vergiler yüklüyorlardı ve bu tutumlarıyla, ülkede hoşnutsuzluğa neden olmaktaydılar.
d) Diğer yandan, görevin gerektirdiği yeterlikte olmadıklarından, işlerin aksamasına neden oluyorlardı.
e) Sadrazamlar görevlerinde fazla kalamıyorlar ve azlediliyorlardı.
XVII. Yüzyılda bu göreve 61 kişi gelmiştir. Bunlar içinde sadrazamlık görevinde dört saat kalanlar bile vardı. Halbuki bu zamana kadar geçen üç yüzyılda Osmanlı Devleti'nde 55 sadrazam görev yapmıştır. 17. yüzyılda göreve getirilen sadrazamlar ve diğer devlet adamları, getirildikleri görevlere uygun nitelikte değildiler.
f) Önceden ilmiye zümresi (ulema, ilim adamları) geleceklerinden emin oldukları için, kendilerini ilme verirler, adaletten ayrılmazlardı. Duraklama Döneminde kadılık, müezzinlik, müderrislik de satılmaya veya etkili kişilerin akraba ve çocuklarına verilmeye başlandı.

Saray Kadınlarının Yönetimde Etkili Olmaları: Padişahların çocuk denilecek yaşta hükümdar olmaları anneleri yani Valide Sultanların devlet yönetiminde etkili olmalarına neden olmuştur. Valide Kösem Sultan ve Turhan Sultan bu dönemin meşhur şahsiyetleridir. Ayrıca padişah hanımlarının ve cariyelerin de yönetimde etkileri görülmüştür.

Eyalet Yönetiminin Bozulması:
a) Eyaletlere iltimas (kayırma) ya da rüşvetle tayin edilen valiler, kadılar ve diğer görevliler bilgi ve tecrübe bakımından yeterli değillerdi.
b) Bunlar gittikleri yerlerde halkı soyuyorlar, merkeze iyi görünmek için de bol bol hediyeler gönderiyorlardı.
c) Her tarafta eşkiyalar türedi. Geniş ölçüde ayaklanmalar meydana geldi.
d) Halkın can, mal ve namus güvenliğinin kalmaması Osmanlı yönetiminde yeni problemlere neden oluyordu.

XVII. yüzyılın başında I. Ahmet tarafından çıkarılan "Adaletnâme" de bu durumun önlenmesi için gerekli tedbirler belirtilmiştir.

Ordu ve Donanmanın Bozulması :
III. Murat döneminden itibaren kapıkulu ocaklarına kanunlara aykırı asker alınarak sayılarının artırılması
Yeniçerilerin geçim sıkıntısını ileri sürerek askerlik dışında işlerle uğraşmaları
İltizam sisteminin yaygınlaşması üzerine tımar sisteminin önemini kaybetmesi ve eyaletlerde asker yetiştirilmemesi

Denizcilikle ilgisi olmayan kişilerin donanmanın başına getirilmesi
Avrupa’da meydana gelen harp teknolojisindeki gelişmelerin takip edilmemesi

a) Devşirme Sisteminin Bozulması : Bu dönemde Kanun-u Kadim'e aykırı olarak Yeniçeri Ocağı'na rastgele kişiler alındı. Yeniçerilerin sayısı artarken değerleri azaldı. III. Murat oğullarının sünnet düğününde halkı eğlendiren bazı Hıristiyan hokkabaz ve canbazları Yeniçeri Ağası Ferhat Ağa'nın karşı çıkmasına rağmen ocağa aldı. Böylece o zamana kadar uygulanan devşirme sistemi bozuldu. Devşirme sisteminin uygulanmaması sonucunda askerlikle ilgisi olmayan kişiler ocağa girmiş ve ocağın disiplini bozulmuştu.
b) Yeniçeri İsyanlarının Artması : Özellikle XVII. yüzyılda yeniçeriler sık sık ayaklanarak ülkede askeri diktatörlük kurdular. Çıkardıkları isyanlarla istediklerini yaptırmaya başladılar. II. Osman'ın öldürülmesinden sonra etkilerini gittikçe artırdılar. Bu dönemden itibaren "Ocak devlet içindir" anlayışının yerine "Devlet ocak içindir" anlayışı aldı. Bu durum II. Mahmut devrinde Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasına kadar devam etti.
c) Eyalet Askerlerinin Öneminin Azalması :Kapıkulu askerlerinin bozulduğu sırada eyalet askerleri de tımarlarının dağıtılmasındaki adaletsizlik ve haksızlık yüzünden eski güçlerini kaybettiler. Dirlikler beylerine, sancak beylerine ve savaşçı eyalet sipahilerine verilmesi gerekirken askerlikle ilgisi olmayan saray mensuplarına ya da para bulmak amacıyla mültezimlere veriliyordu. Dirlik sahipleri dirliklerinin bulunduğu sancaklarda oturmuyorlardı.XVI. yüzyılda tımarlı sipahilerin sayısı 140 bin kişi iken XVII. yüzyılda bu sayı yetmiş bine düşmüştü. Bütün bunlar Osmanlı Devletİ'nin hem askeri kuvvetten mahrum kalmasına, hem de imparatorluk ekonomisinin temeli olan tarım ve hayvancılığın gerilemesine neden olmuştur.
d) Osmanlı Donanmasının Bozulması : Osmanlı donanması Barbaros Hayreddin Paşa'nın vefatından sonra yerine denizci olmayan Sokullu Mehmet Paşa'nın tayin edilmesiyle XVI. yüzyılın ikinci yarısında bozulmaya başladı. Bundan sonra da denizcilikle ilgili olmayan kişiler donanmanın başına getirildi. Girit'in fethinden sonra da donanmaya önem verilmeli.
e) Askerlik Konusunda Avrupa'daki Gelişmelerin Takip Edilmemesi : Avrupa'da XV. ve XVI. yüzyıllarda ordu ve donanma konusunda önemli gelişmeler meydana geldi. Bu gelişmeler sonraki dönemlerde de devam etti. Osmanlı Devleti ise XVIII. yüzyıla kadar bu gelişmelerden habersiz kaldı.
f) Yeniçeri teşkilatında "OCAK DEVLET İÇİNDİR" ilkesi yerini "DEVLET OCAK İÇİNDİR" ilkesine bırakmaya başlamıştır.
g) Siyasallaşan Yeniçerilerin kanunların dışına çıkmaları, görevlerini yapmamaları, devlet yönetimine müdahale etmeleri ve devletin olanaklarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalışmaları
h) Eyalet askerleri de tımarların dağıtılmasında gösterilen adaletsizlik ve haksızlık yüzünden eski önemlerini yitirdiler. Bu durum da tımarlı sipahilerin bozulmasına,imparatorluğun ekonomik temeli olan tarım ve hayvancılığın gerilemesine yol açtı.
i) Padişahların ordunun başında sefere çıkmamaları.

Not: Ordunun başında ilk kez sefere çıkmayan padişah II. Selim'dir.

(İlmiye Teşkilatının) Eğitim Sisteminin Bozulması :
Osmanlı eğitim sisteminin temelini oluşturan medreselerin çağın gerisinde kalması ve Avrupa’da eğitim alanında meydana gelen yeniliklerin takip edilmemesi
Pozitif bilimlerin medreselerin müfredatından çıkarılması
Medrese öğrenimi görmemiş pek çok kişiye ilmi rütbeler verilmesi
Yeni doğmuş çocuklara müderrislik ünvanının verilmesi ve beşik uleması diye adlandırılan bir sınıfın ortaya çıkması

a) Osmanlı eğitim sisteminin duraklama devrinde, önceki devirlerdeki üstünlüğü devam etmedi. Avrupa Coğrafya Keşifleri, Rönesans ve Reform hareketleri ile büyük bir gelişme göstermişti. Osmanlı uleması ise bu gelişmelere ayak uyduramadı.
b) Tıp, felsefe, matematik, gibi bilimlerde ders okutabilecek müderris yetişmedi.
c) Pozitif bilimler tamamen ihmale uğradı.Medreselerde okutulan pozitif bilimlerin ihmal edilmesi bilim ve teknik alanında Avrupa'nın gerisinde kalınmasına sebep olmuştur.
d) Medrese öğretimi yapmayan birçok kişiye ilmi rütbe verilmeye başladı. Rüşvet ve iltimas ulema arasında da görüldü.

Bazı kişilerin yeni doğmuş çocuklarına "müderrislik" payesi verildi. Böylece "beşik uleması" denilen yeni bir sınıf ortaya çıktı. Rüşvet ve iltimas o derece yaygınlaştı ki III. Murat'ın ve daha sonra oğlu III. Mehmet'in hocasının oğlu henüz küçük yaşta Mekke kadısı, arkasından İstanbul kadısı tayın edildi. Bu çocuk iki ay sonra Anadolu Kazaskeri olduğunda henüz yırmidokuz yaşındaydı. Diğer oğlu ise yirmibeş yaşında İstanbul kadısı oldu.

e) Bu devirde ulema nüfusunu kendi çıkarları için kullanmaya başladı. Bazen askerlere karşı, bazen de askerlerle beraber saraya hücum ettiler
f) İlmiye sınıfının bozulması, bu sınıfın denetimindeki adalet, eğitim ve belediye işlerinin de bozulmasına yol açmıştır.

Toprak Yönetiminin Bozulması

a) 16. yüzyılda devletin en çok önem verdiği konuların başında, toprak yönetimi geliyordu. Toprak konusunda en küçük bir düzeltme dahi sadrazamın onayını gerektiriyordu. Dirlikler, hak edenlere veriliyordu, böylece bu kişiler, gayret ve fedakârlık hissi ile daha çok çalıştıklarından üretim düşmüyordu. 17. yüzyılda dirliklerin, hak edenlere verilmeyip satılmaya başlanması sonucu toprak gelirlerinde azalmalar görüldü.Bu durum sadece ordunun bozulmasına değil, ekonomik, sosyal ve idari alanda bir çok problemin doğmasına sebep olmuştur.

b) Tımar sisteminin bozulmasıyla üretim azalması, askerden kaçma ve iç göçün artması

NOT:Tımarlı Sipahilerin zayıflaması, devletteki askeri dengeyi bozdu. Yeniçerilerin dahada güçlenmesine neden oldu.

Ekonomik Durumun Bozulması:
Duraklama devrinde maliye bozuldu ve gelir kaynakları azaldı. Masraflar ise giderek arttı. Bu durumun ortaya çıkmasında şunlar etkili oldu...

a) Savaşlarda elde edilen ganimetlerin, yabancı devletlerin verdiklerj vergilerin ve hediyelerin azalması.
b) XVII. yüzyılda savaşların uzun sürmesi ve genellikle yenilgiyle sonuçlanmasının savaş masraflarını arttırması.
c) Saray masraflarının artması (Örneğin Kanuni zamanında beş milyon akçe olan sarayın mutfak masrafı III. Murat devrinde yirmi bir milyon akçeyi bulmuştur.)
d) Sık sık padişah değişikliği yüzünden, ödenen cülus bahşişlerinin artması.
e) Kapitülasyonlar yüzünden gümrük gelirlerinin azalması.
f) Savaşların uzun sürmesi, güvenliğin bozulması, tımarların iyi yönetilememesi yüzünden toprak gelirlerinin azalması.
g) Coğrafi Keşiflerin etkisiyle ticaret yollarının yön değiştirmesi ve gümrük gelirlerinin büyük ölçüde azalması
h) Coğrafi Keşiflerle Avrupa’ya gelen altın ve gümüşün çeşitli yollarla gümrüksüz olarak Osmanlı ülkesine girmesi ve Osmanlı parasının değer kaybetmesi
i) Avrupalıların sömürge yoluyla elde ettikleri gelirler altın ve gümüş miktarını arttırdı. Bu durum Osmanlı parasının değerinin düşmesine neden olmuştur.
j) Osmanlı Devleti’nin ihtişamına paralel olarak ülkede lüks ve israfın artması
k) Venedik ve Fransa'ya verilen kapitülasyonlardan sonra İngiltere ve Hollanda'ya kapitülasyon verilmesi
l) XVII. yüzyılda Avusturya ve İran ile yapılan savaşların yüklü harcamalara yol açması
m) İhracatın azalması, ithalatın artması ve kapitülasyonların giderek Avrupalı devletlerin sömürü aracı haline gelmesi
n) Sömürgelerden Avrupa’ya yüklü miktarda altın ve gümüşün gelmesi, bu madenlerin bir miktarının Osmanlı ülkesine girmesi ve paranın değerini düşürerek enflasyonu artırması
o) Vergilerin yükseltilmesi üzerine köylerde yaşayan insanların vergilerini ödeyemeyerek tarımsal üretimi bırakmaları
p) Rüşvet ve iltimasın yaygınlaşması


Toplum Yapısının Bozulması:
a) Yönetim, ekonomi adaletteki bozulmalar Anadolu, Rumeli ve diğer eyaletlerde iç isyanların çıkmasına neden olmuştur.
b) XVII yüzyılda doruk noktasına ulaşan Celâli isyanlarıdır. Çıkan isyanlar sonunda halk büyük zararlara uğramış, isyanların yoğunlaştığı yerlerde hayat çekilmez bir hal almıştır.
c) Tarım ve hayvancılık zarara uğrayınca önemli bir geçim kaynağı gelir getirmez olmuştur.
d) Nüfusun hızla artması ile de Anadolu ve Rumeli topraklarında başıboş dolaşan binlerce insan ortaya çıkmıştır.
e) İç isyanların bastırılmasında kullanılan yöntemler de halkla devlet arasındaki güveni sarstı.
f) Bütün bunlarla ahlakı kültürel ve ekonomik açıdan bozukluklar giderek yaygınlaştı.
g) Nüfusun artışı ile işşiz ve topraksız insanların ortaya çıkmıştır.
h) Osmanlı toplumunun değişik din, mezhep ve uluslardan oluşması nedeniyle bu unsurlar merkezi otoritenin bozulmasıyla dağılma eğilimi içine girmişlerdir.
i) Tımar sisteminin bozulması,
j) Nüfusun artması
k) Devletin çok uluslu ve çok dinli bir yapıda olması


DIŞ NEDENLER

1. İmparatorluğun Doğal Sınırlara Ulaşması:
Doğal sınır, coğrafî engeller ve güçlü devletler anlamına gelir.

a) Devlet çöl, dağ ve deniz gibi doğal engellerle karşılaştı. 16. yüzyıl sonlarında imparatorluğun sınırları doğuda İran dağlarına, Azerbaycan ve Hazar Denizi'ne kadar genişlemişti. Güneyde Büyük Sahra'ya ve Hint Okyanusuna kadar uzanmıştı. Batıda ise sınır Adriyatik'e dayanmıştı. Bu nedenle mevcut sınırların daha fazla genişlemesi artık olanaksız duruma gelmişti.
b) Bunun yanı sıra, özellikle Avrupa'da güçlü devletlerle komşu durumuna gelinmişti. Devletin ilerleme gücünün tükendiği bir dönemde, merkezden uzak sınırların ötesinde yeni fetih hareketlerine girişmek son derece sakıncalıydı, ancak bu durum yöneticilerce dikkate alınmamıştır. Osmanlı İmparatorluğu XVI. yüzyılın sonunda 20 milyon kilometre kareye ulaşan genişliğe ve 100 milyona yaklaşan bir nüfû»sa sahip olmuştu. Osmanlı imparatorluğu bu dönemde çok kuvvetli devletlerle sınır olmuş, büyük denizlere ve çöllere kadar olan ülkeleri ele geçirmiştir. Bu durum devletin ilerleme imkânlarını sona erdirmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun sınırları doğuda İran dağları, Azerbaycan ve Hazar Denizi'ne, Umman Denizinden Habeşistan'a ve oradan da büyük Sahra ve Fas'a uzanmıştır. Kuzeyde bütün Karadeniz kıyıları, Kırım yarımadası, Ukrayna stepleri ve Macaristan'ın büyük kısmı ele geçirilmiş, batıda ise sınır Adriyatik ve Yunan Denizi'ne ulaşmıştı.Osmanlı imparatorluğu güneyde Büyük Sahra ve Hint Okyanusu'nu aşamamış, doğuda İran Dağları doğal sınır oluşturmuş ve Safevi Devleti Osmanlı ilerlemesini durdurmuştur. Batıda Osmanlı'nın karşısına Avusturya, Lehistan, Venedik ve Roma Germen imparatorluğu çıkmıştır. Duraklama Devrinde doğuda ve batıda uzun süren savaşlara girilmiş ve bu savaşlarda doğru dürüst kazanç elde edilmemiştir. Kuzeyde gittikçe güçlenen Rusya’da önemli bir problem oluşturmuştur.

2. Avrupalıların Osmanlı Devleti'ne Karşı Olan Durumları : (Haçlı ruhunun yeniden canlanması)
Osmanlılar Rumeli'ye ayak bastıkları andan itibaren Avrupa Hıristiyan dünyasının tepkisiyle karşılaştılar. Zaman zaman ittifaklar kurarak Osmanlıların karşısına çıkan Avrupa orduları ilerleyişi durdurmak istedilerse de başarılı olamadılar. Balkanlarda bulunan krallıklar Osmanlı ilerlemesini durduracak güçte olmamalarına karşılık XVI. yüzyıl Avrupa'nın güçlü devletleriyle mücadeleler başladı. Osmanlı ilerleyişinin hızı kesilince Avrupalılar büyük saldırılara başladılar.

3. Avrupalıların Bilim ve Teknikte ilerlemeleri :
Avrupalılar Rönesans ve Reform hareketleri sonunda gelişmelerini engelleyen faktörleri ortadan kaldırdılar. Bilim ve teknik sahasında önemli gelişmeler gösterdiler. Avrupa bu gelişmelerle ekonomi ve teknik sahasında çok güçlendi, fikir hayatı gelişti. Askeri bakımdan büyük ordular kuruldu, yeni silahlar yapıldı. Denizcilik sahasında önemli ilerlemeler meydana geldi.Buna karşılık Osmanlı Devlet teşkilatı bozulmuş, ordunun gücü ortadan kalkmış, bilim ve teknik alanlarında ise önemli bir ilerleme meydana gelmemiştir.

4. Avrupalıların Coğrafya Keşiflerini Gerçekleştirmeleri :
Avrupalılar XV. yüzyıl sonlarında ve XVI. yüzyılda coğrafya keşiflerini yaptılar. Keşfettikleri yerlerin değerli madenlerini Avrupa'ya taşıyarak sömürgeciliğe başladılar. Bu durum Avrupa'nın zenginleşmesine ve sanayi için gerekli sermayeyi elde etmelerine neden oldu.

Yeni ticaret yollarının bulunmasıyla da Avrupalılar kendilerine gerekli mallan doğrudan almaya başladılar, İslâm ülkelerinin aracılığına ihtiyaç duymadılar. Bu durum başta Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere İslâm Dünyasının gümrük gelirlerinden mahrum kalmasına, dolayısıyla fakirleşmesine neden oldu.

Bütün bu nedenlerle Osmanlı Devleti "Duraklama Devri" ne girdi.

Lütfen sohbete katılmak için Giriş ya da Hesap açın.

Sorumlular: kemal
Sayfa oluşturma süresi: 0.231 saniye
Top