Eşitliğe Doğru

Kadın Hakları, Cinsiyet Eşitliği

Cinsiyet eşitliği, her iki cinsiyetin de tüm kamusal ve özel yaşam alanlarında eşit seviyede yetki sahibi olması, bu alanlarda eşit seviyede görünür olmasına anlamına gelir.

Kadın-erkek eşitliği kadınların ve erkeklerin aynı hak ve yükümlülüklerine sahip olması ve herkesin toplum içinde aynı fırsatlara sahip olması demektir.

Kadın –erkek eşitliği aynı zamanda, gerek aile gerekse toplum içinde adaleti ve sorumluluk paylaşımını ifade eder. Eğer cinsiyet bireyin güçlü ve zayıf yönlerimizi görmemizi engel olursa, bu durum birey için ayrımcılığa ve fırsatların sınırlandırılmasına yol açabilir.

Kadına karşı ayrımcılığı yasaklayan ve hükümetleri kadınların eşitliği için önlemler almaya zorunlu tutan ilk bağlayıcı uluslar arası bölge  ,”Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi” 1979 yılın da benimsedi;1981 yılında yürürlüğe girdi. Sözleşme kadınlara karşı her türlü ayrımcılığı yok etmeye amaçlamaktadır.

Gerçek hayatta bir kız ya da bir erkek olarak dünyaya gelmek hatırı sayılır bir fark yaratıyor.. Kalıplaşmış roller insanların yaşamlarını sınırlıyor ve eşitsizliklere neden oluyor. Kız çocuklarının okula gönderilmemesi buna bir örnektir.

Bu bakımından, insan haklarında olduğu gibi cinsiyet eşitliği için de sürekli mücadele verilmesi, eşitliğin korunması ve özendirilmesine gerekir.

Günümüz sanayi toplumunda ise kadın ve erkek çoğu alanda benzer roller oynayabilmektedirler. Kadın ve erkeğin cinsiyetle ilgili rolleri daha çok annelik ve babalık rolü etrafında sınırlanmıştır.

Toplumsal cinsiyet rollerinde toplumların kalıplaşmış yargıları vardır.   Örneğin, bayanların hemşire olması yadırganmaz da, erkeklerin hemşire olması yadırganır. Kadınların çocuk bakıcısı olması yadırganmaz, erkeklerin çocuk bakıcısı olması yadırganır.

Çözüm Eğitim

Eğitim, toplum normlarının geliştirilmesinde rol oynadığı için, cinsiyet eşitliği anlayışının geliştirilmesinde temel amaçtır. Cinsiyet temelli şiddetle mücadele edilmesi ve cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi, eğitime ve toplumun her katmanından insanın aktif ilgisine ihtiyaç duyar.

Kadına yönelik şiddetin en sık rastlanan şekli aile içi şiddettir. Aile içi şiddet kadının fiziksel ve psikolojik sağlına karşı bir saldırı ve kadının insan haklarının ihlalidir

Sorunun çözümü için insan hakları konusunda duyarlı olunmalı,  kadınların ihtiyaçları bu ihtiyaçların karşılanması arasındaki farklara saygı gösterilmelidir. Bu duyarlılık olmadan insan hakları eğitimi kadınlar üzerinde baskı kurmanın ya da kadınları kontrol etmenin başak bir şekline dönüşebilir.

Atatürk Ve Kadın Hakları

Atatürk, kadın ve erkeğin toplumun her alanında eşit yer almasını istemiştir. 1926’da Türk Medeni Kanunu ile kadınlar eşitlik, tek eşlilik gibi medeni haklarını elde etmişlerdir. Kadınların ve erkeklerin ancak birlikte toplumun ilerlemesine ve güçlenmesine katkı sağlaması gerektiği inancı ile 1934 yılında Atatürk’ün öncülüğünde kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Kadınların eğitim imkânları artırılarak avukat, doktor, mühendis, arkeolog, pilot vb. farklı meslek alanlarında görev yapmaları yolu açılmıştır.