Kimler Geldi Kimler Geçti 2(Anadolu Uygarlıkları)

Doğu ile batının buluşma noktası:
HİTİTLER

Yanda görülen Hitit güneş kursu, dairesel biçimde güneşin etrafına yerleştirilen öğelerden oluşuyor.Genellikle tunçtan yapılan güneş kurslarının kullanım amaçları hakkında farklı görüşler var.Bir görüşe göre güneş kursları at koşum takımlarının arasında kullanılan bir parçadır.Diğer bir görüşe ise ahşap asaların ucuna takılarak dini törenlerde kullanılıyordu.

Ben,Hititli bir tarih yazıcısıyım.Bir yıl içinde olan olayları “Anal” dediğimiz yıllıklara tarafsız olarak çivi yazısıyla yazdım.İnsanlık tarihinde ilk tarih yazıcılığı bizim uygarlığımızda başladı.Kral tarafından yönetildik ama Tavananna  adını verdiğimiz kraliçemizin de yönetimde sözü geçerdi.Kral,Pankuş adı verilen ve soylulardan oluşan meclise karşı sorumluydu.Anadolu’nun her tarafına yayılan kendi yetiştirdiğimiz atlarla savaşlar kazandık.Topraklarımızı genişletmek istedik.Bu yüzden Mısırlılarla Suriye toprakları için savaştık.Savaş sonunda yine uygarlık tarihinde ilk yazılı antlaşma olan Kadeş Antlaşması’nı imzaladık.Orta Anadolu’da yaşadık.Başkwntimiz Hattuşa’ydı.Küçük ve büyükbaş hayvanlar ve çok çeşitli tarım ürünleri yetiştirdik.Madenleri işledik,taşarlı oyduk.Seramik eşyalar yaptık.Evlerimizin ve kutsal mekanlarımızın duvarlarını sosyal hayatımızı yansıtan resimlerle ve resimli bir yazı tekniği olan hiyerogliflerle süsledik.Dünya durdukça unutulmamak için kalıcı eserler bıraktık.

Her dokunduğunu altına çeviren kral Midas’ın ülkesi:
FRİGYA


Gordion’da (Ankara-Polatlı)bulunmuş seramik çanak çömleklerin üzerindeki geometrik desenler ve resimler Frigli ustanın hayal gücünü ve hünerini yansıtır.

Ben, Frigli bir çiftçiyim.Size dinlediğimde bana çok komik gene bir hikaye anlatacağım.Bir gün müzik aleti çalma yarışması yapılır.Kral Midas,jüri üyesidir.Kral,müzikten anlamadığı için haksız yere birini seçer.Haksızlık yaptığı için kulakları eşek gibi uzar.Kralın kulaklarının uzadığı,krallığın bir ucundan diğer ucuna,kadar duyulur.Kral Midas,Başkent Gordion sokaklarında gezerken kulaklarını şapkasıyla kapatır.İnsanlar sokaklara bir de çivi yazısıyla yazılmış “Kral Midas,eşek kulaklıdır.”diye ilanlar asarlarsa hiç şaşmam.
Aslında çalışmaktan halimiz kalmıyor.Verimli topraklarımızı ekip biçmek tüm vaktimizi alıyor.Topraklarımıza her çeşit tarım ürünü yetişiyor.Saban kırana,ekili tarlaya zarar  verene çok ağır cezalar veriliyor.Tarımda büyükbaş hayvanların gücünden de yararlanıyoruz ama küçükbaş hayvan yetiştirmek daha kazançlı.Sütünü içiyor etini ise yiyoruz,artanını da kış için topraktan ve çeşitli madenlerden yaptığımız kaplarla saklıyoruz.Kadınlarımız hayvanların yününden,tiftiğinden kendilerine has motifleri olan halı ve kilimler dokuyorlar.

Tarihte, madeni parayı ilk kullananlar:
LİDYALILAR

Lidya uygarlığına ait gümüş buhurdanlık görüyorsunuz.Buhurdanlık,içinde güzel kokulu otlar yakılan,dinsel törenlerde de kullanılan küçük mangaldır.

Ege’de,Menderes ve Gediz ırmakları çevresindeki verimli topraklarına yerleştirdiğimiz ülkemde,her çeşit sebze ve meyve yetişiyor.Başkent Sard’ın pazarlarında yok yok.Ben,hem ülkemde hem de başka ülkelerle ticaret yapıyorum.Krallığımızın yetkilileri Kral Yolu’nu kullanarak ticaret yaparken mallarımız için elimize çivi yazısıyla yazılmış güvence belgesi veriyor.Efes’ten aldığım zeytini güneydeki ülkelerde yetişen hurmayla değiştirinceye kadar zeytinler çürüyor.Kilden,topraktan ve madenden yaptığımız süs eşyalarını ve parfümleri başka mallarla takas ediyoruz.Ancak takas çok kolay ve her zaman da malın değerini veren bir alışveriş şekli değil.Bunun daha kolay ve kazançlı bir yolu olmalı diye düşünüyorduk.Madenden yapılmış ve adına “para” denilen bir alışveriş aracının icat edildiği kulaktan kulağa yayıldı.Bu haber beni çok sevindirdi.

İYONLAR

Ben Efes’te yaşayan bir gemi kaptanıyım.Ege’nin mavi sularında deniz yolculuğu yapmak ruhumu dinlendirir.Tüccarları ve mallarını;çeşit çeşit meyveleri,sebzeleri özellikle zeytini ve üzümü,hayvansal ürünleri,seramik eşyaları,kumaşları,halıları ve kilimleri uzak ülkelere götürmek beni mutlu ediyor.Ülkeme geri dönerken gemide tüccarların yazdığı siparişleri okuyorum.İnsanlarımız ticaret yaparak bol kazançlar elde ediyorlar.Efes,Millet İzmir gibi site dediğimiz şehir devletlerinde yaşamak günlük yaşamımızda bizi özgür kıldı.Halkımızın ekonomik durumu da iyi olunca sanata,edebiyata,bilime ve felsefeye zaman ayıranlarımızın sayısı arttı.Yunan ve Avrupa uygarlığın temelini,benim ülkemde yetişen Homeros gibi bir çok sanatçı ve bilim adamı atmıştır.

URARTULAR

Taş oymaktan elleri nasırlaşmış birini gördünüz mü?Benim ellerim neredeyse taş kadar sert.Şikayetçi değilim.Çünkü nasırlı ellerimle ülkemi her türlü tehlikeden koruyan sağlam kaleler yaptım.Ayrıca oda şeklinde kaya mezarları da yaptım.Ölümden sonraki yaşama inandığımız için mezarların içine bir insanın günlük yaşamında ihtiyacı olabilecek eşyalar koyarız.Altın,gümüş ve tunçtan yapılmış eşyalar,toprak kap kacak mezara koyduklarımız arasındadır.Van Gölü yakınlarındaki başkentimiz Tuşpa’da üzerinde resimler ve çivi yazıları bulunan anıt mezarlar yoktur.Ülkemin dağlık ve kayalık olması,benim ve meslektaşlarımın bentler,barajlar ve sulama kanalları yapmasını gerektirdi.Yoksa sulak toprağı çok seven bağcılık ülkeme nasıl bu kadar kazanç getirecekti? Çiftçiler, tarım ürünlerinin çeşitliliğine katkı sağladığımız için bize teşekkür ediyorlar. Kralımız da durumdan çok memnun.

Yorum bölümü sadece üyelerimize açıktır...

Top